Tarihe not düşen sözler… Tarih 1948. Yer Londra. Dünyanın barışa verdiği ara nedeniyle sönen 1940 ve 1944 Olimpiyat ateşi zeytin dalının simgesiyle yeniden sahne alıyor. Büyük Britanya’nın başkentinde ay yıldızımız tarihe geçen bir performansla on biri güreş biri atletizmden olmak üzere toplam 12 madalya kazanıyor. 11 madalyanın altısının renginin “sarı” olduğu Güreş finallerinden üçü oyunların son gününde aynı salonda yan yana yapılırken, şampiyonluk için sadece bedenini değil, aynı zamanda mindere ruhunu zımbalayan ve o güne kadar otel ve salon haricinde bir sokak dahi görmemiş olan üç kahraman Mersinli Ahmet (Kireççi), Çoban Mehmet (Oktay) ve Yaşar Doğu’dan başkası değildir. Finallerde oyunlar biraz uzayınca Yaşar Doğu’nun rakiplerinin çoğunu daha önce tuşla mindere yapıştırdığını bilen ve bu sefer de işi uzatmayacağından emin olan Mersinli Ahmet’in yan minderdeki Çoban Mehmet’e dönerek söylediği söz, salonun puslu havasındaki rakiplerinin “bir ümitle” beklediği şampiyonluk gemilerini batırırken tarihe yeni bir sayfa açıyordu: -Mehmet, Yaşar birazdan bitirir. Sen de çabuk ol da biraz Londra havası alalım. Bir haftadır gün yüzü göremedik yaban ellerde. Gazi Üniversitesi Sporda Yetenek ve Performans Araştırma ve Uygulama Merkezinin söyleşi konuğu spor tarihimizin önemli araştırmacılarından Fakültemiz Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özbay Güven, Yaşar Doğu’nun doğumundan ölümüne kadar hayatını anekdotlarla, hikayelerle anlattı. Keyifli söyleşiye Spor Bilimleri Fakültemizin Dekanı Prof. Dr. Latif Aydos yöneticilik yaptı.